27 Şubat 2015 Cuma



Karakaya Köyü, Bodrum’dan Turgutreis yönüne giderken İslamhaneleri Köyü’ne gelmeden sağa saparak Gümüşlük Beldesi’ne dönüldüğünde Dereköy’den sonra 800 yıllık tarihiyle karşımıza çıkar. 14’üncü ve 16’ncı yüzyıllarda korsan saldırılarından korunmak amacı ile 450 metre rakımlı Peksimet Dağı’nın sarp kayalıkları içerisine gizlenmiş ve kayaların üzerine yapılan taş evlerden oluşan köy, daracık patikaları, yamaçları, her mevsim rengarenk çiçekleriyle dikkati çekiyor.

Son 10 yıl içinde köydeki 60 taş evden 35’i ve atıl durumdaki, 300 yıllık Osmanlı mescidi  restore edilmiştir.


1954 senesinde bir Öğretmen olan Adil Öztop, yazdığı Karakaya Köyü hakkındaki kitabta  (Örneklerle bir köyün incelenmesi-KARAKAYA KÖYÜ), köyün öyküsünü şöyle anlatır:



''Myndos şehrinde son zamanlara kadar Türkler ve Rumlar bir arada yaşarlarmış. Sonradan Rumlar Türklere zulüm etmeye başlamışlar. Türklere ait sığır ve develeri kesmiş, kızlarını taciz etmiş, yaşlı ve zenginlere huzur vermemişler. Bu dönemde sayıca azınlıkta olan Türkler bölgede barınamamışlar ve Örmece dağı eteklerinde kayalık bir yere Karakaya köyünü kurmuşlar
Burada yaşayanlardan çete kıyafeti, köpeği ve uzun bıçağı ile Dattiri Dede isminde cesur biri çıkıp, yukarı mahallenin tepesine sadece Rumlar’a inat olsun diye bir ev yapıp yerleşmiş
Dattiri Dede’den cesaret alan Kacakelle Dede, Çavuş Dede, Fettah Dede de bu bölgeye gelip yerleşmeye başlamışlar. Dattiri Dede’nin bu meydan okumasını haber alan Rumlar mücadele’ye başlamıştır. Başlarındaki Parasku isimli Rum bu mücadelede öldürülmüş. (Günümüzde Parasku isimli Rum’un tarlası halen kendi ismi ile anılmakta). Dattiri Dede yine herşeyi göze alarak, köpeğini ve bıçağını yanına alarak evine giderken yolda Rumlar tarafında çevrilmiş ve kavga ederlerken Rumlar Dattiri Dede’nin köpeğini öldürmüş.
Dattiri Dede canından çok sevdiği köpeği öldürüldüğü için daha da hırslanmış. Ertesi gün yanına birkaç kişi daha alarak, sabah erkenden Rumlara baskın düzenlemiş. Tüm Rumlar sandal ve Kayıklarına binerek kaçmaya başlamış. Asar ile Kocadağ arasındaki liman boğazını keserek, buradan geçen Rumları öldürmüşler. Böylece köyü Rumlar’dan arındırmışlar
Günümüzde köyün yarı nüfusunu Dattiri ve Fettah sülalesi oluşturuyormuş. Dattiri Dede’nin Rumlara karşı silah olarak kullandığı uzun bıçağın emanetçisi torunu Hasan Hüseyin’miş.
Köy halkının %70’i çiftçi ve bahçivan, %1’i memur, %1’i değirmenci, %2’si el sanatları ustası, %4’ü esnaf, %1’i süngerci, geri kalan kısmı ise daha çok inşaat işlerinde çalışmaktadır.''

Köy ziyaretimizde, 1958 yılında Karakaya'da doğmuş olan Mustafa ile tanıştık. Mustafa, yetmişli yılların sonunda, askerden döndüğünde, köydeki tüm hanelerde yaşandığını, köy sakinlerinin hayvancılık ve tarım yaparak dışarıya bağımsız olarak yaşamlarını sürdüklerini, köye yol olmadığından, develer ile, uzun bir yolculuktan sonra  ulaşıldığını anlattı. Seksenli yıllardan itibaren köy halkı, köyü terkedip Gümüşlük civarına yerleşmeye başlamışlar. Son iki aile de 5-6 yıl önce köyü terketmiş.